EVRENSEL TEKİLLİK

4/19/2024

EVRENSEL TEKİLLİK

Bir canlı için hayatın, onun doğuşuyla başlayıp birtakım evreler geçirdikten sonra yaşamsal fonksiyonlarını yitirmesiyle sona erdiği bilinir. Birçok eşyanın dahi bir zaman aşımı vardır. Bu algı o kadar yaygındır ki, genelde evrenin de bir başlangıcı olduğu ve bir gün son bulacağı varsayılır. Ancak, üzerine çeşitli teorilerin üretildiği başlangıcın nasıl olduğu ve sonun nasıl geleceği bilim dünyasında hala tartışma konusudur.

Geleneksel kozmoloji anlayışının büyük patlama teorisi olarak ifade edilebileceğini söyleyen Prof. Dr. Aydıner, evrenin sonuna ilişkin çeşitli senaryolar olduğunu belirtti. Bunlardan bazılarını, evrenin kütle çekimi artışı nedeniyle içine çökeceğini öngören büyük çöküş; sonsuza kadar genişleyeceğini ileri süren büyük yırtılma ve entropi artışı nedeniyle evrendeki kompleksitenin bozularak ısıl ölümün gerçekleşeceğini varsayan büyük donma gibi teoriler oluşturmakta.

Buharlaşan Bir Mikro Kara Deliğin İzi Her Şeyi Değiştirecek

Prof. Dr. Aydıner, yapılan bu hipotezlerin hiçbirinin temel bir fizik yasasına ve öngörüsüne dayanmadığını, hatta bu sorunları çözmek üzere yeni evren teorileri önerildiğini vurguladı. Bu teorilerin, büyük patlama teorisindeki komplikasyonları çözmek için onunla fazla çelişmeyen yeni teoriler önerildiğine dikkat çekerek, Nobel ödüllü fizikçi Roger Penrose’un önerdiği konformal çevrimsel teoriyi şu ifadelerle anlattı:

“Buna göre, evrendeki her şey fotona, yani bozona dönüşecek ve içinde yaşadığımız uzay zaman metriği sonlanmış olacak. Penrose, bildiğimiz evrenin bu bozonlar sayesinde yeni bir uzay zamana, yani yeni bir evrene dönüşümünün veya geçişinin mümkün olabileceğini ileri sürüyor.”

Mikro boyuttaki kara deliklerin bir önceki evrenden yaşadığımız evrene geçiş yapmış olabileceğini savunan Penrose, bu mikro kara deliklerin buharlaşma izlerinin gözlenebilmesi durumunda, konformal çevrimsel teorinin ispatlanacağını iddia etti. Bu teoriyi ilginç bulduğunu söyleyen Aydıner, “Uzun yıllar boyunca birçok gözlemci ve teorisyen,bu buharlaşmanın izini aradı. Bu kara deliklerin izleri bulunabilseydi, bizden önceki evrenin varlığı kanıtlanacaktı.” dedi.

Zar Evren Teorisi

Büyük patlama teorisindeki komplikasyonları çözmek için ortaya atılan bir diğer teori de ekpirotik model. Büyük patlamanın kinetik bir patlama olmadığını, uzay zaman metriğinin açılması olarak tanımlandığını belirten Aydıner, çevrimsel bir model olan ekpirotiği, “Bu bir zar evren teorisi. Buna göre evrenimiz, iki membran arasındaki uzay zamandaaçılıp kapanıyor. Teoriye göre bu açılmayı biz, büyük patlama olarak algılıyoruz.” ifadeleriyle açıkladı.

Evren Tekilliğe Düşmeyecek

Aydıner’in 2018’de büyük patlama teorisine alternatif olarak önerdiği “Kaotik Evren Teorisi”, dünyanın en önemli bilim dergilerinden Nature’ın yaptığı dünya fizik sıralamasında ikinci sırada yer almıştı. Bu çevrimsel teoriye göre, yaşadığımız evren hiçbir zaman tekilliğe ulaşmayacak veya tamamen bir çöküşle yok olmayacak, bunun yerine başka bir evrene geçiş yapacak.

Evrenin yaklaşık yüzde 4’ünün madde, yüzde 23’ünün kütle çekimi etkisi olan karanlık madde ve yüzde 73’ünün evrenin ivmelenerek genişlemesine neden olan karanlık enerjiden oluştuğunu ifade eden Aydıner, kaotik evren teorisini bunların etkileşimlerinden yola çıkarak inşa etmeye başladığını açıkladı. “Etkileşim her zaman birbirine dönüşmeyi gerektirir.” diyen Aydıner, karanlık enerji ve maddenin birbirleriyle enerji alışverişi yaptığını vurgulayarak şunları kaydetti:

“Bu etkileşim için yazdığımız diferansiyel denklemler kaos üretiyor. Bu, birbirine dönüşme dinamiğinin kaotik olduğu sonucuna varıyor. Mesela bir adada tavşanlar ve tilkiler var. Tilkiler tavşanları yiyerek besleniyor. Bir süre sonra adadaki tilkilerin sayısı pik yaparken, tavşanların sayısı neredeyse sıfıra iniyor ama hiçbir zaman sıfır olmuyor. Besin kaynağı kalmayan tilkilerin sayısı azalırken, tavşanların sayısı artıyor. Daha sonra tilkiler, tavşan sayısı arttığı için onlarla beslenip sayılarını tekrar artırıyor ve bu döngü böyle devam ediyor.Bunu kozmolojiye uyarlarsak, itici etkiye sahip karanlık enerji evreni genişletirken, çekici etkiye sahip olan madde ve karanlık madde bu genişlemeyi durdurmaya çalışıyor. Bu iki etki arasındaki rekabet, zaman içerisinde sürecin kaotik olmasına yol açıyor: Evren bir süre için fazla genişlerken, belli bir noktadan sonra büzülmeye başlıyor.”

Yok Oluş Yok, Geçiş Var

Kaotik Evren Teorisi’yle, evrenin sonuna ilişkin önerilen büyük çöküş ve büyük yırtılma gibi büyük patlama teorisini kurtarmak için geliştirilen ek teorilere gerek kalmadığını açıklayan Aydıner, “Tekilliğe girmeden yeni bir evrene kozmik bir geçiş yapacağız. Tekillik yok, sırasıyla var olan ardışık evrenler var.” diyerek sözlerini tamamladı....

DEMİŞ HOCAMIZ VE HAKİKATİ SOYLEMİŞ!

Biz bunu KAOS-NİZAM YASASI olarak adlandırıyoruz. Ama bu kadar basit değil emin ol.

Her 7 alem (güneş sistemi) ardışık olarak birbirine bağlıdır. Enerji bu 7 li sistemde birbiri içinde aktarılır, yok olmaz.

Eğer 7 li sistem yeniden evriltilecek ise 49 aleme de transfer gerçekleştirebilir. (Bu istisnai bir durum!)

7 alemli mikro sistem nihai amacını tamamlar ise mikro sistem 49'a aktarılır. Ve yeniden yaratılır.

Alem: Tekli güneş sistemi.

Evren: 7'li güneş sistemi.

Kainat: 49 alemli sistem.

Bu konu tümleşik alan ile çözümlenebilir.