Kıyametname Kitabının Ana Hatları (3)
Kitapta dikkat çeken bir diğer unsur ise, Kur'an ve Tevrat'ın her ikisinin de 'B' harfi ile başlamasının sembolik anlamıdır. Arap alfabesinde 'b' harfi, "başlangıç" ve "açılış" anlamlarına gelir. Bu harf, hem Kur'an'ın "Bismillah" ifadesiyle başlaması hem de Tevrat'ın İbranice "Bereşit" (Başlangıçta) kelimesiyle açılması nedeniyle büyük önem taşır.
HANIF TÜRK
Kitabın Tanımı ve Temel Kavramlar
Kıyametname, ilahi bilgilere dayanan ve metafiziksel unsurlarla bezenmiş bir yapıttır. Hazret-i Âlî'nin Sıffîn Savaşı sırasında kendisini "konuşan kitap" olarak tanımlaması, Kıyametname'nin ilahi bilgiye ne denli önem verdiğini gösterir. Bu tanımlama, kitabın kutsal ve gizemli bir bilgi kaynağı olduğuna işaret eder.
Kitap, kıyamet ve ahiret inancını detaylandırırken, aynı zamanda sembolik ve mistik unsurları da barındırır. Bu unsurlar, okuyucunun eseri derinlemesine anlamasını sağlar ve manevi bir yolculuğa çıkmasına vesile olur.
Kitapta dikkat çeken bir diğer unsur ise, Kur'an ve Tevrat'ın her ikisinin de 'B' harfi ile başlamasının sembolik anlamıdır. Arap alfabesinde 'b' harfi, "başlangıç" ve "açılış" anlamlarına gelir. Bu harf, hem Kur'an'ın "Bismillah" ifadesiyle başlaması hem de Tevrat'ın İbranice "Bereşit" (Başlangıçta) kelimesiyle açılması nedeniyle büyük önem taşır. 'B' harfi, ilahi kitapların başlangıcını sembolize ederken, aynı zamanda yaradılışın ve evrensel düzenin de bir işareti olarak kabul edilir.
Hazret-i Muhammed'in Miracı ve Errahmân
Hazret-i Muhammed'in (s.a.v.) miraç deneyimi İslam inancında büyük bir önem taşır. Bu deneyim, Peygamber'in göğe yükseldiği ve Allah'ın huzuruna kabul edildiği bir yolculuk olarak kabul edilir. Miraç sırasında Peygamberin Cebrail'i değil, doğrudan Errahmân'ı görmesi, bu olayın derin mistik boyutunu ortaya koyar.
Kâbe Kavseyn, yani "iki yay arası" kavramı, bu deneyimi daha da anlamlandırır. Bu kavram, Peygamber'in Allah'a olan yakınlığını ve bu yakınlık sırasında aldığı ilahi bilgileri ifade eder. Kâbe Kavseyn'in 329 sayısal değeri, Errahmân ismiyle ilişkilendirilir. Bu bağlamda, 329 sayısının Errahmân'ı temsil etmesi, Peygamber'in miraçta ulaştığı ilahi makama işaret eder.
Miraç deneyimi, İslam inancında sadece bir olaydan ibaret değildir; aynı zamanda derin tefekkür ve manevi yükselişin bir sembolüdür. Bu deneyim, müminlerin Allah'a olan bağlılığını ve inancını güçlendiren bir hatırlatmadır. Hazret-i Muhammed'in (s.a.v.) miraç sırasında Errahmân'ı görmesi, Allah'ın rahmet ve merhametinin en yüksek tezahürüdür.
Errahmân ismi, İslam inancında Allah'ın sonsuz merhametini ve şefkatini ifade eder. Bu isim, müminlerin Allah'a olan güvenini ve sevgi dolu ilişkisini pekiştirir. Hazret-i Muhammed'in (s.a.v.) miraçta Errahmân ile olan karşılaşması, bu bağlamda, Allah'ın rahmetinin ve merhametinin her an müminlerin yanında olduğunu hatırlatır. Bu deneyim, İslam inancının temel taşlarından biri olarak, müminlerin manevi yolculuklarında onlara rehberlik eder."
Arş’a Rahmân istivâ etti." Taha suresi 5. Ayet
Şirk Kavramı ve İblis'in Secde Emri
İslam teolojisinde, şirk kavramı Allah'a ortak koşma anlamına gelir ve bu, en büyük günahlardan biri olarak kabul edilir. Kur'an'da Allah'ın şirki affetmeyeceği defalarca vurgulanmıştır. Bu bağlamda, İblis'in Âdem'e secde etme emrine uymaması, şirk kavramıyla doğrudan ilişkilidir. Kur'an'da belirtilen secde emri, Errahmân'a yönelik bir emir olarak geçer. İblis'in bu emre itaatsizliği, doğrudan Allah'a değil, Errahmân'a karşı bir başkaldırı olarak yorumlanır.
Secde emrinin Errahmân'a yönelik olduğu ve İblis'in bu emre karşı gelmesi, İslam teolojisinde önemli bir tartışma konusudur. Errahmân, Allah'ın merhametli ve bağışlayıcı sıfatlarını ifade eder. İblis'in bu merhamet ve bağışlayıcılığı reddetmesi, onun kibir ve isyanının bir göstergesi olarak kabul edilir. Bu bağlamda, İblis'in Allah'a değil, Errahmân'a asi olduğu vurgulanır. İblis'in Allah'ın diğer sıfatlarını kabul etse de, merhamet ve bağışlayıcılık sıfatlarına karşı çıkması, onun şirke düşmesinin ana nedenidir.
'Allah'a şeytan da mecburen secde eder' ifadesi, İslam teolojisinde önemli bir yer tutar. Bu ifade, Allah'ın mutlak otoritesini ve her şeyin O'na boyun eğmek zorunda olduğunu belirtir. Ancak, İblis'in secde etmemesi, onun Allah'ın mutlak otoritesini reddetmesi anlamına gelmez. Aksine, İblis, Allah'ın merhamet ve bağışlayıcılığını reddederek, O'nun bu sıfatlarına karşı gelmiştir. Bu durum, İslam teolojisinde İblis'in kibir ve isyanının bir tezahürü olarak yorumlanır.
"Dedi ki: “Ey İblis! İki Elim’le Yarattığıma seni Secde etmekten alıkoyan neydi? Böbürlendin mi, yoksa Alin’den (Yüceler) mi oldun?” Sad suresi 75. ayet
Sonuç olarak, İblis'in Âdem'e secde etme emrine itaatsizliği, şirk kavramıyla doğrudan ilişkilidir. İblis'in Allah'ın merhamet ve bağışlayıcılık sıfatlarına karşı çıkması, onun şirke düşmesinin ana nedenidir. Bu bağlamda, 'Allah'a şeytan da mecburen secde eder' ifadesi, Allah'ın mutlak otoritesini ve İblis'in bu otoriteye karşı çıkışını vurgulayan önemli bir ifade olarak karşımıza çıkar.
"And olsun, sizi yarattık; sonra biçimlendirdik! Sonra da Melekler’e: “Âdem için secde edin!” dedik. Secde Edenler’den olmayan İblis dışında, secde ettiler." Araf suresi 11. ayet