Kıyametname Kitabının Ana Hatları (4)

On Dokuz Sayısının Sırrı '“On dokuz”' sayısı, Kur'an'da '“tisat aşer”' olarak geçer ve 1500 sayısını (ebced) temsil eder. Bu sayı, Hazret-i Muhammed’in frekansındaki 7 tam nota ve 12 yarım ton ses ile ilişkilendirilir. Bu frekanslarla '“kün”' (ol!) emri verilebilir ve aynı şekilde '“yok ol”' emri de verilebilir. Bu, yaratılış ve yok oluş emirlerinin ses frekanslarıyla verilebileceği anlamına gelir.

HANIF TÜRK

Üstad M.H. Uluğ & Hanif Türk

Allah’ın Boyası: Sıbgatullah

Kıyametname kitabında önemli bir kavram olarak karşımıza çıkan 'sıbgatullah' (Allah’ın boyası), Hazret-i İsa ile ilişkilendirilir. '“Şabb-ı emred”' (tüyü bitmemiş genç) ifadesi, Hazret-i Ali’nin şifresi olan 1500 sayısına (ebced) atıfta bulunur. Allah’ın boyası, insanın ilahi niteliklere bürünmesi anlamına gelir ve bu da en güzel boyadır.

“Allah’ın boyası! Boya bakımından Allah’tan daha güzel kim vardır? Biz sadece O’na kulluk etmekteyiz.” Bakara suresi 138. Ayet

On Dokuz Sayısının Sırrı

'“On dokuz”' sayısı, Kur'an'da '“tisat aşer”' olarak geçer ve 1500 sayısını (ebced) temsil eder. Bu sayı, Hazret-i Muhammed’in frekansındaki 7 tam nota ve 12 yarım ton ses ile ilişkilendirilir. Bu frekanslarla '“kün”' (ol!) emri verilebilir ve aynı şekilde '“yok ol”' emri de verilebilir. Bu, yaratılış ve yok oluş emirlerinin ses frekanslarıyla verilebileceği anlamına gelir.

“O, bir şey yaratmak istediğinde, ona: “Ol” der. O da hemen oluverir.” Yâsîn Suresi 82. Ayet (kun feyekûn)

“Dirilten de öldüren de O'dur. Ve O'na döndürüleceksiniz.” Yûnus Suresi 56. Ayet (Huve yuhyî veyumîtu ve-ileyhi turce’ûn)

“Allah, Sema’nın ve Arz’ın nurudur. O'nun nurunun temsili, içinde lamba bulunan bir kandil gibidir. O lamba bir billur içindedir; o billur da sanki inciye benzer bir yıldız gibidir ki, doğuya da batıya da nisbet edilemeyen mübarek bir ağaçtan çıkan yağdan tutuşturulur. Yağı, nerdeyse, kendisine ateş değmese bile ışık verir. Nur üstüne nurdur. Allah dilediği kimseyi nuruyla hidayete iletir. Allah insanlara misal verir; Allah Alim’dir.” Nur Suresi 35. Ayet

“Allahın Rahim olan Rahman ismi B‘dir. Hamd alemlerin Rabbi olan Allah’adır. Rahim olan Rahman’dır O.” Fatiha Suresi 1.2.3. Ayet

“Ahiretten çekinerek ve Rabbinin merhametini umarak geceleyin Secde hâlinde ve Kıyam’da durarak ibadet eden kimse (inkârcı gibi) midir! De ki: Bilenlerle bilmeyenler hiç bir olur mu! Sadece Öz akıl sahipleri hatırlar.” Zümer Suresi 9. Ayet

“İkrâm ve Celâl sahibi Rabbinin Vechi (yüzü) bâkîdir.” Rahman Suresi 27. Ayet (Ve yebkâ vechu rabbike żû-lcelâli vel-ikrâm)

“O, Evvel'dir ve Âhir'dir; Zahir'dir, Batın'dır. Ve O, Alim'dir.” Hadîd Suresi 3. Ayet

“Şüphesiz sizin Rabbiniz, Allah’tır ki; Arz’ı ve Sema’yı altı günde yarattı; sonra Gece’yi Gündüz’e bürüyen ve onu durmadan izleyen Arş’a istivâ etti. O’nun emriyle görevlendirilmiş olarak Yıldızlar’ı da, Kamer’i da, Şems’i de. Dikkat edin! Yaratma ve Emir O’na aittir. Âlemler’in Rabbi Allah ne mübarektir!” Araf suresi 54. Ayet

“And olsun ki, size kendinizden bir Resul geldi. Sıkıntıya düşmeniz O’na ağır gelir; O size düşkün, müminlere Raûf, Rahîm’dir.” Tevbe Suresi 128. Ayet

“Üzerinde On Dokuz vardır.” Müdessir Suresi 30. Ayet

“Tevrat’tan ellerindekileri onaylayıcı olmak üzere Meryem oğlu İsa’yı, izleri üzeri gönderdik. Ona, Müttakiler için bir uyarı ve hidayet olmak üzere, Tevrat’tan ellerindekileri onaylayıcı olmak üzere, içinde Nûr ve Hidayet bulunan İncil’i verdik.” Mâide Suresi 46. Ayet

“Sana gelen ilimden sonra, her kim seninle tartışmaya girerse, onlara de ki: “Gelin çocuklarımızı ve çocuklarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım; sonra da içtenlikle Allah'ın lanetinin yalancıların üzerine olmasını dileyelim.” Âl-i İmrân Suresi 61. Ayet (Hz. Muhammed Ali Fatma Hasan Hüseyin)

Salavat : “Bismillahirrahmanirrahim. Allah’ım! Hz. Muhammed ve Ehlibeyt’ine Salat ve Selam et.” (Onlar nübüvvetin ağacı, risaletin mekânı, meleklerin uğradıkları, ilmin madeni ve vahyin Ehlibeyt’idirler.)

Dabbet-ul Arz’ın Rolü

Kıyametname kitabında önemli bir kavram olan '“dabbet-ul arz”', toprağın içindeki bir varlığı ifade eder. Bu varlık, ölüm veya erme anında toprak bedenden çıkarak müminler için '“refik-i âla”' (yüce yoldaş) ve kafirler için '“zebâni”' (azap melekleri) olur. Bu varlık, kafiri secdeye davet eder ancak kafir secde edemez çünkü hayvan kılığındadır.

"Üzerlerine söz gerçekleştiği zaman, onlara yerden bir dabbe çıkarırız. Kuşkusuz o, onlara, insanların ayetlerimize inanmadıklarını söyler." Neml Suresi 82. Ayet

"REENKARNASYON VE TENASÜH"

“Taş olarak ölmüştüm, bitki oldum. Bitki olarak öldüm ve hayvan oldum. Hayvan olarak öldüm, o zaman insan oldum. Öyleyse ölümden korkmak niye? Hiçbir sefer kötüye dönüştüğüm, Ya da alçaldığım görüldü mü? Bir gün insan olarak ölüp, ışıktan bir yaratık, rüyaların meleği olacağım. Fakat yolum devam edecek, Allah’tan başka her şey kaybolacak. Hiç kimsenin görüp duymadığı bir şey olacağım. Yıldızların üstünde bir yıldız olup, Doğum ve ölüm üzerinde parlayacağım.” (Mevlana Hazret)

Mevlana hazretin bu metni, maden konumundan nasıl insan konumuna gelindiğini açıkça anlatmaktadır. Maden konumundan insan olarak Ruh alma konumuna gelme süresi dünya süresi ile “50 bin yıldır”.

“Melekler ve ruh, miktarı elli bin yıl olan bir günde O'na yükselir.” Me’âric / 4

Ete kemiğe büründüm, Yunus diye göründüm. Sıyırın eti kemiği, işte onun sesi, işte onun kendisi. Ol kadiri kün feye kün, lutfedici sübhan benem. Kesmeden rızkı veren cümlelere sultan benem. Nutfeden Adem yaradan, yumurtadan kuş türeten. Kudret dilini söyleten, zikreyleten sübhan benem. Hem batinem hem zahirem, hem evvelem hem ahirem. Bu cümlesini yaratıp tertib eden Yezdan benem. Yoktur anda tercüman, andaki iş bana ayan.. Bin bir adı vardır bir adı da Yunus, ol sahibi Kur’an benem. YUNUS EMRE HAZRET (Yunus Emre; Kültür Bakanlığı, 1275 Kültür eserleri 161, sayfa 361)

Yukarıda geçen Yunus Emre’nin şiiri olmak üzere neredeyse Osmanlı’da Yunus’un bütün şiirleri yasaktı.

Şeyhül İslam Ebu Suud Efendi, batıni inanç ve davranışların yanı sıra vahdet-i vucud (varlık birliği) inancına dayalı bir tasavvuf anlayışını bile zındıklık ve ilhad (dinden çıkma) saymış, bu inanç sahiplerinin şer’an öldürülmelerinin gerektiği yolunda fetvalar vermiştir. (Ebu's Suud Efendi, Oğlanşeyhi diye anılan İsmail Mâşuki’nin katli için İbn Kemal’in verdiği fetvayı desteklediği gibi, şeyhulislamken kendisi de Melâmi Bayrami tarikatından şeyh Husameddin Ankaravî’nin halifesi Bosnalı şeyh Hamza Bali’nin ve Halvetiye tarikatının Gülşeni kolundan şeyh Karamani’nin öldürülmeleri yolunda fetva vermiştir.

Yunus Emre Hazret'in bu metni açıkça "Reenkarnasyon, Kun Fe Yekun, Hakeren" gibi tüm sırları içermektedir. Ama Yunus Emre'nin sonu da Hallac-ı Mansur gibi KAFİR (?) olarak yaftalanmasıyla son buldu. Peki aynı zalim topluluk bu ayetleri nasıl açıklayabilir:

“Bir Resûl olarak İsrailoğulları'na: “Doğrusu size Rabb'inizden bir ayetle geldim. Sizin için çamurdan kuş şeklinde bir şey yaratırım. Ona üflerim, Allah'ın izniyle hemen kuş oluverir. Körü ve alacalıyı iyileştiririm. Allah'ın izni ile ölüleri diriltirim. Evlerinizde ne yediğinizi ne biriktirdiğinizi size haber veririm. Eğer mümin iseniz kuşkusuz bunda sizin için bir ayet vardır.” Âl-i İmrân / 49

“Allah, “Ey Meryem oğlu İsa! Senin ve annenin üzerinde olan nimetimi hatırla.” Hani seni “Kudüs'ün Rûhu” ile desteklemiştim, insanlarla beşikte ve yetişkinlikte konuşuyordun. Ve hani sana Kitap'ı, Hikmet'i, Tevrat'ı ve İncil'i öğrettim. Ve hani Ben'im iznimle çamurdan kuş şeklinde bir şey yaratıyordun ve ona üflüyordun, Ben'im iznimle hemen kuş oluyordu; kör olarak doğanı ve abrası Ben'im iznimle iyileştiriyordun. Hani Ben'im iznimle ölüleri çıkarıyordun. Hani İsrailoğulları'nı senden uzaklaştırdım. Hani onlara apaçık beyyinelerle geldiğinde, onlardan kafir olanlar, “Bu apaçık bir sihirden başka bir şey değildir.” dediler.” Mâide / 110

Yukarıda ki ayetlerde açıkça Hz. İsa’nın “Yaratım Sırrı”’na vakıf olduğu ve Allah'ın izniyle ölüleri dahi diriltebildiği açıkça belirtilmiş. Peki bir Hakeren’in yaratım sırrına vakıf olması gerçekten bu kadar imkansız mı?

"REENKARNASYON"

Reenkarnasyon: “Ruh göçü” demek. Yani bir insan fizik olarak öldüğünde yaklaşık 1000 yıl sonra (normal şartlarda) farklı bir fizik formda ve aynı Ruh ile Dünya’ya veya benzeri platformlara doğmasıdır.

“Ölü’den Diri’yi çıkarıyor. Diri’den de Ölü’yü çıkarıyor. Yeryüzü’nü ölümünden sonra diriltiyor. İşte böyle çıkartılırsınız.” RUM-19

“Yaratma’yı ilk başlatan, sonra yineleyen O’dur. Bu O’na göre çok kolaydır. Arz ve Sema’da En Üstün Misâller O’nundur. Hakîm Azîz de O’dur.” RUM-27

“Allah, Yaratma’yı ilk başlatıyor; sonra yineliyor; yine O’na döndürülüyorsunuz.” RUM-11

“Eğer şaşırıyorsan, asıl şaşılacak şey, onların, “Biz toprak olduğumuz zaman mı, gerçekten biz bir kez daha mı yaratılacağız?” sözleridir. İşte onlar, Rabb'lerine küfreden kimselerdir. İşte onlar, boyunlarında halkalar olanlardır. Ve işte onlar, ateş ehlidir. Onlar, orada sürekli kalacaklardır.” Ra’d / 5

“Biz kemik yığını ve toz toprak olduktan sonra, gerçekten de yeni bir yaratılışla mı diriltileceğiz?” dediler. İsrâ / 49

“Sonra nutfeyi bir alaka olarak yarattık. Alakayı da mudğa olarak yarattık. Mudğa’dan da kemikleri yarattık. Kemiklere de et giydirdik. Sonra onu başka bir yaratılışla şekillendirdik. Yaratıcıların en iyisi Allah ne yücedir.” Mü’minûn / 14

“Hepinizin dönüşü O'nadır. Allah'ın sözü haktır. O, mahlûkatı önce yaratır, sonra iman edip salihatı yapanlara adaletle karşılık vermek için tekrar yaratır. Kafirler ise küfürlerinden dolayı, kaynar sudan içecek ve onlara can yakıcı bir azap vardır.” Yûnus / 4

“Hani bir zamanlar İbrahim: “Ey Rabbim! Bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster.” demişti. Allah: “İnanmıyor musun?” deyince; İbrahim: “Hayır, inanıyorum; ancak kalbimin görerek emin olmasını istiyorum.” dedi. Allah: “Kuşlardan dört tane tut, onları iyice tanı, sonra her dağın başına onlardan bir parça koy, sonra onları kendine çağır, koşarak sana gelecekler.” dedi. Bil ki Allah, Hakîm Azîz’dir”. (Bakara-260)

"Veya temelleri üzerine yıkılıp, harap olmuş beldeye uğrayan kimse gibi: “Ölümünden sonra Allah bunu nasıl diriltecek? Demişti. Bunun üzerine Allah, onu öldürüp yüz yıl ölü bıraktıktan sonra diriltti. Ona: “Ne kadar süre ölü kaldın?” dendi. O da: “Bir gün veya bir günden daha az.” dedi. Allah, “Hayır yüz yıl kaldın.” dedi. Buna rağmen yiyeceğine ve içeceğine bak, henüz bozulmamış. Ve eşeğine de bak. Bu, insanlara ayet¹ olman içindir. Şu kemiklere bir bak, onları nasıl düzenleyip sonra et giydiriyoruz.” Ona bu detaylı açıklama yapıldıktan sonra: “Artık anladım ki, kuşkusuz Allah, Her Şeye Güç Yetiren'dir.” dedi." (Bakara-259)

"TENASÜH"

Tenasüh: İnsanlık makamından aşağı makamlara düşmektir. Maden bitki hayvan konumlarında bireysel bir Ruh bulunmaz. Ruh, “Berzah Alemi”’nden şeffaf kordon ile bağlı bulunduğu konumda sadece gözlemcidir. Maden bitki hayvan “Ortak Ruh” tarafından yönetilir.

“Erkek Münafıklar’ın ve kadın Münafıklar’ın iman edenlere: “Bize bakın da nûrunuzdan yararlanalım!” diyeceği gün: “ Gerinize dönün, bir nûr arayın!” denir. Onların arasına kapısı olan bir Sur çekilir. Onun görünmez iç tarafında Rahmet; görünür dış tarafında Azap vardır.” Hadîd / 13

“Elbette siz, cumartesi yasağını çiğnemekle hadlerini aşanları biliyorsunuz. Bu nedenle onlara, “Sefil maymunlar olun!” dedik.” Bakara / 65

“Yasaklandıkları şeyleri yapmakta ısrar edince, onlara: “Sefil maymunlar olun!” dedik.” A’râf / 166