BEKTAŞ

İslâm: teslim olmaktır! İsmail’inki gibi! ‘“Bıçağa son dakika dur!”’ Der! ‘“Mülkün sâhibi!”’

KIYAMETNAME-M.H. ULUĞ KIZILKEÇİLİ

Üstad M.H. Uluğ KIZILKEÇİLİ

"BEKTAŞ"

Peri bacalarını görüp ordan dönerken,

Hacı Bektaşa geçtim! Müze kapanmış erken!

Bayan Menderes gelip, müdürle çıkmış âni

Ziyâret edemedim! Hacı Bektaş’ı yâni!

Anladım! Hazret-i Pîr beni reddetti niçin!

Kiliseye! Kâbe’den önce gittiğim için!

Ayni gün Ankara’ya döndüğümde o gece,

Şöyle bir rüyâ gördüm: net idi son derece!

Rahmetli babam açtı kapısını dergâhın!

Beni soktu odaya! Ordaydı kabri, ‘ŞAH’ın!

Niyâz edip kalkınca, beni kolumdan tuttu!

HACI BEKTAŞ’ın emri deyip tahta oturttu!

Ağzıma toprak verdi! Çiğnedim: sakız gibi!

‘Sana yolladı dedi Kerbelâ’nın sâhibi!’

Gözyaşları içinde sabahleyin uyandım!

Artık dergâha gitmek idi: yegâne andım!

PÎR’in yolunda şehit olmaya gönlüm aktı!

Arabamın lastiği! Zincirsiz ve kabaktı!

Eşim ‘Yollar buz tutmuş gitme’ diye yalvardı!

‘Dağ yolu sisli olur görünmez önü ardı!’

‘PÎR’e söz verdim, dönmem!’ Diye ben direnince!

‘Biz de varız’ dedi ve iç çekti pek derince!

İki yavruma da ben dedim ‘böyledir âdet:

Getirdik hep beraber kelime-i şehadet!

Dedim: ‘Susun araba kayarken azar azar!

‘Koruma çemberini Pîr’in, yalnız ‘ses’ bozar!’

Anladılar üç defa! Şakası yok durumun!

Kayan araba durdu! Başında uçurumun!

Akşam dergâha varıp, Bektaş’a ettik niyaz!

Müdür dedi ‘Dönmeyin! Gece sis var ve ayaz!’

Arabaya atladık ve sis bastırdı gece!

İki metre öteyi görmek! Oldu bilmece!

Vosvos durdu! Durunca donmaya başladık biz!

Tam o anda arkamda! Belirdi ışıklı iz!

Sis lâmbalı otobüs şoförü bizi aldı!

Dedi:’Çarpmama size bilin ki ramak kaldı!’

‘Yolumuzu ânide kaya düşüp kapadı!’

‘Mecbur bu yola saptık, ‘Mevlâna’ firma adı!’

Sordum: ‘Şoför bey ismin ne?’ Dedi: ‘Mehmed Âlî!’

Pek garip baktı bize! Yolcu olan ahâli!

Dediler: ‘İntihar mı topluca sizin dava!

Çünkü yaşıyorsunuz biliniz ki bedava!’

Muavini tosbayı getirdi! Şoför bizi!

Mevlâna der: ‘Denizde kaybolur ayak izi!’

İslâm: teslim olmaktır! İsmail’inki gibi!

‘“Bıçağa son dakika dur!”’ Der! ‘“Mülkün sâhibi!”’

Eren herkesi sınar! Ben ereni sınadım!

‘Kendini, kendisiyle sınayan!’ Oldu adım!

Onun sesidir vicdân! Dinleyen olur azât!

Anladım ki ‘“Rûhumdu!”’ Vizyonda gödüğüm zât!

Kendindekini bulmak için! Sen kendini aş!

Hanîf ol! Onun adı: ‘HAS RAB! ÂDEM! Ve BEKTAŞ!’


M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ

ANKARA - 1968