ŞOK DOKTRİNİ (4) : FALKLAND SAVAŞI

Eleştirmenler buna " sızma ekonomisi " adını verdiler, yani zenginlere fayda sağlayan vergi politikalarının fakirlere yayılacağı inancını.

Naomi KLEIN

5/31/20259 min read

ŞOK DOKTRİNİ (4) : FALKLAND SAVAŞI

1982 Falkland savaşı

Falkland Savaşı 2 Nisan 1982'de Arjantin'in Falkland ve Güney Georgia Adalarını işgal etmesi ile başlayan savaştır. Altı hafta süren savaşın ardından Arjantin teslim olmuş ve işgal ettiği toprakları terk etmiştir.

Margaret Thatcher İngiltere’de 1982 yılında Falkland savaşını benzer amaçlarla kullandı. Savaş nedeniyle oluşan karışıklık ve milli duyguların uyanması sayesinde grev yapan madencileri büyük bir şiddet kullanarak bastırdı ve batı demokrasisindeki ilk özelleştirme dalgasını başlattı. Ve Özelleştirme, kapitalizmin var oluşunun en temel öğelerinden biridir. Bu anlamda yeni değildir.

Klein bu kitabında, kapitalizmin bunu başarabilmek için geliştirdiği taktiklerin giderek radikalleşmesine dikkat çekiyor. Kabaca, bu taktikler, sel, su basması, deprem gibi doğal felaketler, savaş, darbe ya da terörist saldırılar arkasından yaşanan ‘kolektif şok’la birlikte halkın şaşırması sonucu, normalde hiç de popüler olmayan, hatta halkın karşı çıktığı ekonomik önlemlerin ve toplumsal yasaların hızlı bir şekilde gündeme getirilip, yürürlüğe konmasını içeriyor.

Ronald Reagan, "Reaganomics" ve Ekonomi

Reagan , serbest piyasa felsefesini savundu ve "Reaganomics" olarak adlandırılan, para politikası ve arz yanlısı ekonomiyi içeren bir dizi neoliberal reformu destekledi.

28 Ocak 1981'de federal petrol ve benzin fiyat kontrollerini kaldırdı ve Ağustos'ta federal gelir vergisi oranlarını önemli ölçüde düşürmek ve muafiyetlerin ve dilimlerin 1985'ten itibaren enflasyona göre endekslenmesini zorunlu kılmak için 1981 Ekonomik Kurtarma Vergi Yasası'nı imzaladı. Artan federal borçla ilgili endişelerin artması ortasında Reagan, vergileri artırdığı on bir seferden biri olan 1982 Vergi Eşitliği ve Mali Sorumluluk Yasası'nı imzaladı. Yasa tasarısı federal sigara vergisini iki katına çıkardı, 1981 vergi tasarısındaki kurum vergisi kesintilerinin bir kısmını iptal etti ve Paul Krugman'a göre genel olarak "1981 kesintisinin üçte birini" iptal etti. Destekçilerinin çoğu yasa tasarısını kınadı ancak Reagan bireysel gelir vergisi oranlarındaki kesintilerin korunmasını savundu. 1983'e gelindiğinde federal vergi miktarı tüm veya çoğu vergi mükellefi için düşmüştü ve en çok azalan vergiler yüksek gelirli kişiler içindi.

1986 Vergi Reformu Yasası, vergi dilimlerinin sayısını ve en yüksek vergi oranını azalttı ve kişisel muafiyetleri neredeyse iki katına çıkardı.

Reagan'a göre, yeterli ekonomik büyüme ve harcama kesintileri olduğu sürece vergi kesintileri açığı artırmazdı. Politikaları, vergi kesintileri yatırımları teşvik ettiğinde ekonomik büyümenin gerçekleşeceğini öneriyordu. Bu teorik ilişki bazıları tarafından tartışmalı Laffer eğrisi ile gösterilmiştir. Eleştirmenler buna " sızma ekonomisi " adını verdiler, yani zenginlere fayda sağlayan vergi politikalarının fakirlere yayılacağı inancını. Milton Friedman ve Robert Mundell, bu politikaların Amerika ekonomisini canlandırdığını ve 1990'ların ekonomik patlamasına katkıda bulunduğunu savundu.

Reagan, durgun enflasyonun ortasında göreve geldi. Ekonomi, Temmuz 1981'de durgunluğa girmeden önce kısa bir süre büyüme yaşadı. Federal Rezerv başkanı olarak Paul Volcker, yüksek faiz oranlarından oluşan sıkı bir para politikası izleyerek enflasyonla mücadele etti. Bu politika, borç vermeyi ve yatırımı kısıtladı, işsizliği artırdı ve ekonomik büyümeyi geçici olarak azalttı.

Reagan , 1987'de Volcker'in yerine Alan Greenspan'i atadı. Greenspan enflasyonu dizginlemek için başka bir girişimde bulunarak faiz oranlarını yükseltti ve bu da Kara Pazartesi borsa çöküşünü tetikledi, ancak piyasalar sonunda toparlandı. Yine de, herkes ekonomik toparlanmadan eşit şekilde yararlanmadı ve hem ekonomik eşitsizlik hem de evsiz bireylerin sayısı 1980'lerde arttı. Eleştirmenler, bu on yılda yaratılan işlerin çoğunun asgari ücret ödediğini ileri sürdüler.

Friedman, açıkça Chicago Okulu politikalarının dünyada yayılmasında Thatcher ve Reagan’ın önemini kabul etti. Thatcher ve Reagan’ın aynı dönemde göreve başlamaları ekonomik ve parasal politika için farklı bir yaklaşımın dünya çapında genel kabul görmesi için çok önemliydi. Şimdi tarif ediyorum ki, uzun vadede özgürlük ve demokrasi yürüyüşü için umut planı Marksizm ve Leninizm’i tarihin üzerine bir kül gibi serpecek. Tıpkı diğer zulüm edenlerin özgürlüğü ve demokrasiyi kısıtladığı gibi kısıtlayacak.

1982 Garn–St. Germain Mevduat Kurumları Yasası, tasarruf ve kredi derneklerinin gayrimenkul dışında çeşitli krediler ve yatırımlar yapmalarına izin vererek düzenlemesini kaldırdı. Yasa tasarısının kabul edilmesinden sonra, tasarruf ve kredi dernekleri daha riskli faaliyetlerde bulundu ve bazı kurumların liderleri fonları zimmete geçirdi.

1981'de, onu ayakta tutmak için Reagan, Sosyal Güvenlik'te kesintiler için bir plan onayladı. Daha sonra kamuoyunun tepkisi nedeniyle geri adım attı. Daha sonra, Sosyal Güvenliği mali açıdan güvenli tutmak için Greenspan Komisyonu'nu kurdu ve 1983'te hem programın bordro vergilerini hem de yardımlar için emeklilik yaşını yükseltmek üzere değişiklikler imzaladı. Gıda kuponları, işsizlik yardımları, sübvansiyonlu konut ve Bağımlı Çocukları Olan Ailelere Yardım gibi federal yardımlara yönelik fonları kesmek için 1981 Omnibus Bütçe Uzlaştırma Yasası'nı imzaladı ve Kapsamlı İstihdam ve Eğitim Yasası'nı durduracaktı.

Öte yandan, savunma harcamaları 1981 ve 1985 arasında iki katına çıktı. Reagan'ın başkanlığı sırasında, Proje Sokrates, Amerika Birleşik Devletleri'nin ekonomik rekabet gücünü neden koruyamadığını keşfetmek için Savunma İstihbarat Ajansı içinde faaliyet gösterdi. Program direktörü Michael Sekora'ya göre, bulguları ülkenin füze savunma teknolojisi açısından Sovyetleri geride bırakmasına yardımcı oldu.

1989 Göklerin Barışı Meydanı

1989 Tiananmen Meydanı Olayları (Tiananmen Katliamı olarak da bilinir, Çin'de ise 4 Haziran Vakası ya da aynı anlama gelecek şekilde Altı-Dört olarak anılır), Çin'de (ÇHC) 15 Nisan - 4 Haziran 1989 arasında meydana gelen; öğrencilerin, aydınların ve işçilerin önderliğinde gerçekleşen gösterileri ve ardından yaşananları ifade eder.

1989’da Çin, Göklerin Barışı meydanında kan döküldü ve on binlerce kimse tevkif edildi. Bu şok sayesinde komünist partisinin önünde büyük export bölgeleri kurmak için bir engel kalmadı.

Demir Perde Ötesinde

Her yerde, komünizmin düşüşü hakkında hikâyeler duyuyoruz. Reagan ve Thatcher’ın ülkelerini refah içinde gören eski komünist bloğu insanları serbest piyasa ekonomileri için talepte bulundular. Bu tamamen bir masaldan ibaret. Otoriter komünizm altında yaşayan insanlar gerçekten demokrasi istedikleri doğru mu? ve gidip blue-jean satın almak istiyorlar, Big-Mac yemek istiyorlar, bu doğru. Ama bu, vahşi batı kapitalizminin sosyal güvencesiz olmayı istediği anlamına gelmez. Pek çok doğu ülkesi yıkıldı ve bu güne dek acınası bir şekilde yaşadılar. Thatcher, İngiltere’deki sendikaların gücünü kırmak için her şeyi yapmıştı.

Ama 1988 yılında, Thatcher Polonya’ya gitti ve buradaki amacı işçi sendikalarıyla “Dayanışma” içerisinde olduğunu göstermekti. Şimdi sürece ve nerede olduğunuza bakın, olmak istediğiniz yere. Polonya’daki grevler Haziran 1989’daki genel seçimlerde itiraz hakkı tanınmasını sağladı. Bu durum, Doğu Avrupa boyunca süren gösteri dalgalarını tetikledi. Geçmişte, Sovyetler Birliği, demokratik hareketleri önlemek amacıyla askeri gücünü kullanmıştı.

Ama Sovyetler Birliği yeni bir lider modeli edinmişti, Mihail Gorbaçov. Gorbaçov, üçüncü bir yoldan bahsediyordu, İskandinav stili sosyal demokrasiye aşamalı bir geçişi. Serbest pazar kapitalizmi ile komünizm arası bir işleyiş. Gorbaçov Batı’nın kamusal ve politik işleyişini cazip hale getiriyordu. O cesur ve kararlı bir liderdi. Gorbaçov’un iktidara geldikten sonra, eski komünist rejimlerin bir bir çöküşünü izledi. Yıl sonunda Avrupa’nın bölünüşünün en ünlü sembolü alt-üst oldu ve sona erdi. Friedman ve Chicago Boys için yeni bir dünyanın kapıları açıldı. Sovyetler Birliği’nde Gorbaçov, ekonominin aşamalı olarak reformunu umut ediyordu.

1991’de Gorbaçov Londra’daki G7 zirvesine davet edildi. Kademeli ekonomik reformları için finansal destek umut ediyordu. Bunun yerine radikal şok terapisi benimsenmedikçe başarının gelmeyeceğini düşündüğü konuşuluyordu. Bir ay sonra ona karşı bir darbe girişiminde bulunuldu. Komünist tarafın etkin isimlerinden oluşan bir grup Gorbaçovu Kırım’daki tatil evinde hapsetti. Tanklar Rus Parlemontosu’nun Beyaz Saray’ını çevreledi. Sokak çatışmaları başladı. Fanatiklerin pozisyonlarını sağlamlaştırmak için şiddete başvuracağı belliydi.

İnsanlar ve güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmalar Rus devriminin ilk zamanlarından beri karşılaşılmamış kadar ağırdı. Sabah şafak vakti geldiğinde bir enkaz yığını ortaya çıktı. Darbe ağır şekilde etki etmeye başlamıştı. Rus parlamento binası etkilenmemişti. Askeri kuvvet hamlesini yapmamıştı, ve Boris Yeltsin içeride her zamankinden daha güçlüydü. Bu Yeltsin’in en iyi durumuydu. Gorbaçov serbest bırakıldı ve Moskova’ya geri döndü. Ancak gücünü büyük ölçüde kaybetmişti. Kasım 1991’de, Sovyetler Birliği dağıldı. Rus halkı derin bir şok yaşamıştı.

Yeltsin artık Rusya federasyonu ekonomik politikasının başındaydı. Böylece serbest piyasa Rusya’ya gelmiş oldu. Kaos oluşmuştu. Rusya’da Chicago Okul politikaları benimsendi. Serbest piyasa, Haçlı Seferleri’nde yeni bir başlangıca işaret ediyordu. Bu tamamıyla şoktu, terapi değildi.

Popüler kapitalizmin teşviki için kamunun tüm çabalarına rağmen gerçekte bir avuç iş adamı büyük servetlerin sahibi oldu. Devlet endüstrileri pazarlıkla satıldı. Rus basını Yeltsin’in reklamını yapıyordu. Chicago Boys. 1992’de Yeltsin’in şok terapisiyle Rusya 1991’e oranla %40 oranında küçüldü. Rusya’nın 3’te 1’i yoksulluk sınırının altına düştü. Maaşlar aylarca ödenmedi. Bugün uzmanlar yaklaşık 140 milyon Rus’un çok yakında yoksulluk sınırının altında yaşayacağına inanıyor. Yoksulluk yaygınlaştı ve organize suçlarda patlama yaşandı. Moskova yeni vahşi batı olmuştu. Rusların büyük çoğunluğu Chicago Boys’un radikal vizyonuna karşı koydu.

Mart 1993’te parlamento önemli bir karar aldı. Yeltsin’e verilen özel güçlerin kalkması için oylama yapıldı. Yeltsin olağanüstü hâl ilan etti. Anayasa Mahkemesi, bunun yasadışı olduğuna karar verdi. 21 Eylül’de Yeltsin, Pinochet seçeneği olarak bilinen sıfatı aldı ve parlamento’yu dağıttı. Batı Yeltsin’i destekledi. Biz Boris Yeltsin’in Rusya’daki en büyük umut olduğunu düşünüyoruz.

2 gün sonra, parlamento Yeltsin’in görevden alınması için oylama yaptı ve sonucu 636’ya 2 oydu. Beyaz Saray etrafında toplanan binlerce destekçisi televizyon istasyonunda yürüyüş yaptı. Görünüşe göre parlamento destekçileri kazanıyordu. Yeltsin tatil evinden Moskova’ya geri döndü. O gece 100 gösterici Yeltsin güçlerinin karşı atağıyla öldürüldü. 4 Ekim’de Beyaz Saray’ı durdurmak için askeri birlik oluşturdu. 2 sene önce korumuş olduğu yapıyı bombaladılar. Birleşmiş Milletler eyalet sekreteri şöyle diyordu: Amerika, parlamentonun eylemini desteklemiyor ama bunlar olağanüstü zamanlardır. Yeltsin artık çok güçlüydü.

Chicago Boys’un tavsiyesiyle kapitalizm formunu yönetiyordu. Ayrıca, devlet sektörleri satıldı. Devasa bir politik etkileşimle, yeni bir milyarder iş adamları sınıfı oluştu. Oligarşi. 1998’de Rus çiftliklerinin %80’i iflas etti ve 70.000 devlet fabrikası kapatıldı. 8 yılda açlık sınırında yaşayanların sayıları 72 milyon arttı. Bu sırada Moskova, dünyanın hiçbir yerinde olmadığı kadar çok milyardere sahip olacaktı. Yeni Düşman İyi günler. Geldiğiniz için teşekkür ederim. Bugün sizlere Donald Rumsfeld’in adını sunmaktan onur duyarım. Yeni Savunma Bakanı olarak. Ülkemize yeniden hizmet etmeyi bekliyorum. Rumsfeld, Gerald Ford’un altında savunma bakanı olmuştu. Şimdi korkulması gereken Sovyet Rusya’ydı.

10 Eylül 2001’de, Rumsfeld planlarını açıklayan bir konuşma yaptı. Birleşik Devletler ordusunun büyük ölçüde özelleştirilmesiyle ilgili bir açıklama. Milton Friedman bununla gurur duyacaktı. Şöyle dedi: Bugünkü konu tehlikeli, bir düşmanla ilgili, Birleşik Devlet’in güvenliğini tehdit eden ciddi bir tehlike. Bu düşman, 5 yıllık bir diktatörlük planı dayatan, merkezi planlamada son kalelerden birisidir. Belki de, bu düşman eski Sovyetler Birliği olarak söylenebilir, ama o düşman ortadan kalktı. Bu düşman evimizin çok yakınında. Pentagon bürokrasisi. Bugün, bürokrasiye savaş ilan ediyoruz. Ertesi gün, Amerikan Hava Yolları 77 nolu uçağı, Pentagon’a çarparak 184 kişinin ölümüne yol açtı.

9/11 Şoku

Toplu anlatımda büyük bir kayıp var. Yaşadığımızı düşündüğümüz dünyada yaşamıyorduk. Ve de politik liderlerimizden saldırılardan önceki, düşündüklerimiz ve anladıklarımız geçerli değildi. Yeni kavramımız vardı: 9/11 öncesi düşünce.. Ve her ne olduysa aniden yeni hikayeler sihirli bir şekilde ortaya çıktı.

Biz bir medeniyetler çatışması içindeydik ve içinde yaşadığımız dünya bu hâle gelmişti. Bir kötülük ekseni vardı ve biz teröre karşı savaşıyorduk. Bu kazanılamaz savaşın özeti çok büyük ekonomik sonuçlar getirdi.

2001’den önce, Homeland Security zar-zor bir endüstri olarak elde edildi. Bugün bu, Hollywood ve müzik endüstrisinin birleşiminden daha büyük hâl aldı.

11 Eylül 2001 ve 2006 arasında Homeland Security departmanı özel taşeronlara 130 milyar dolar dağıttı. Bu, kapitalizm karmaşasının felaketidir. Yeni bir ekonomik korku üzerine kuruldu.