YARATIM (1-9) (HT)

Bu şekilde her ayetin 7 derece tefsiri yapılabilir. Ama senin piyasada gördüğün din tüccarları sana bu hakikatleri asla söylemeyecekler. Çünkü bunları onlar da bilmiyor!

HANIF TÜRK

YARATIM (1-9) (HT)

1)Başlangıçta yalnızca Aether (Su) vardı. Kendi sonsuzluğunda kendi kendine bakıyordu. Sonra sonsuz karanlıkta bir damla belirdi. Dalgaları kainata yayıldı. Sonra Akaşa (Akasha) onu aldı. Bir yaratım (iş/oluş) kapsamında yeniden biçimlendirdi. En nihayetinde Bir olanın Ruhundan üfledi. Onu 7 boyut aşağı itti ve onu aşağıların aşağısına attı. Bu ilk yaratımdı. Bireysel Ruh (damla) kendini bilsin ve kendinden kendine yol alsın diye..

“Gökten SU indirdi. Dereler kendi ölçüsünce çağlayıp aktı. Akıntı, üste çıkan köpüğü taşıyıp götürür. Buna benzer bir köpük de değerli maden elde etmek için veya faydalanmak için ateşte eritilen madenlerin üzerinde de oluşur. İşte Allah Hakk ve batıla böyle örnek verir. Köpük yok olup gider. İnsana fayda veren şey ise kalıcı olur. İşte Allah böyle örnek verir.”

Akmak, tabi ki yaratımın aşaması olan ve akıntıdan türeyen Akaşa safhasıdır. Aether’de bir noktada oluşan girdap, nihayet Akaşa ile bireyselleşir. En nihayetinde amaç bireysel ruh oluşturmaktır. Gökten inen suyun birçok anlamı mevcut. Temelde ilim olarak bilinir. Başka bir boyutta ruh olarak bilinir. Ruh üzerinde kalıcı olmayan şey karma (geçmiş yaşam kazanımları), tabi ki kalıcı değildir ve köpüktür. Kişinin geçmiş yaşam karmalarını halletmesi ve yaratılan her canlı ile barışması ilk aşamadır. Kişi her boyut atladığında halletmesi gereken farklı gerçeklikler olacaktır. Ayete farklı bir boyuttan bakacak olursak, kalıcı suyun üst şeffaf üçüz olduğunu, kalıcı olmayan köpüğün ise alt dördüz olduğunu anlayacaksın. Alt dördüz nefsani istekleri depoladığı ve kayda aldığından dolayı isteksel dürtü platformunda bulunur. Asıl kalıcı olan su ise temelde ruhtur. Anlamalısın. Bu şekilde her ayetin 7 derece tefsiri yapılabilir. Ama senin piyasada gördüğün din tüccarları sana bu hakikatleri asla söylemeyecekler. Çünkü bunları onlar da bilmiyor!

2)Dünyaya doğarken bireysel Ruh, 7 boyuttan geçerek 7 şeffaf beden giyer. Ölüm de ise yaratım tersine çevrilir.

7 ŞEFFAF BEDEN

1.BEDEN: "FİZİK BEDEN"

2.BEDEN: "YAŞAM BEDEN"

3.BEDEN: "ARZU BEDEN"

4.BEDEN: "AKIL BEDEN"

5.BEDEN: "RUH BEDEN"

6.BEDEN: "SEKİNE BEDEN"

7.BEDEN: "HAKK BEDEN"

Dünyaya doğmada Hakk bedenden fizik bedene iç içe geçmiş kuantum üstü yapılar kullanılır. Ölümde ise işleyiş tam tersine çevrilir. Yani ilk önce fizik beden yıkılır. Kalan 6 şeffaf beden ise iç içe bir yukarıdaki yapı üzerine vakum etkisiyle çekilir.

“Zulmedenler, nasıl bir alt üst oluşla, ALT-ÜST olacaklarını yakında bileceklerdir.”

Alt üst olma: Yaratım evrelerinin tersine çevrilmesi.

3) Aether, üst-üste kuantum yapılar içeren kainatın durgun kuantum yapısıdır. Aether mevcudiyettir. Kutsal metinlerde geçen “Durgun Su” ibaresi Ather’e atıftır.

Akaşa (Akasha) ise, Ather’in bir yaratım kapsamında işleme alınmasıdır.

“Kuşkusuz GECE, bir OLUŞu gerçekleştirmek için SÖZ bakımından daha etkilidir.”

Gece: Astral boyut, metafizik alem.

Oluş: Yaratımın Akaşa boyutu

Söz: Ol emri (kun fe yekun). 7 tam nota ve 12 yarım ses ile (12+7=19), 19 frekansında OL emri verilebilir, YOK OL emri de verilebilir. Lut gölünde hala devam eden yüksek radyasyon seviyeleri bunun için yeterli kanıttır.

“Hani Lut halkına: “Siz, bu alemde sizden önce yaşamış olanların hiçbirinin yapmadığı bir fahişeliğe (eşcinsellik) yöneliyorsunuz.” demişti.”

4) Bu işlemde birincil görevliler kutsal metinlerde Yüceler, Eskiler, Eskilerin Eskisi, Hızır, Zülkarneyn..vb anlatımlarda yer alan, "Süper-Soyut Yüce Varlıklar"’dır. Etimolojide bu Allah’ın Halifeleri olan ve Allah adına kainatta yaratımı gerçekleştiren Yüceler, Tanrılar olarak bile anılmıştır. Etimolojik karışıklık bu nedenle çıkmıştır. İslam’da Yüceler, Tanrılar kelimesi, Allah ile eş anlamlı zannedilmiş bu da çok tanrıcılık olarak yerini almıştır. Oysa ki Tanrılar kelimesi Yüceler için kullanılmış bir tabirdir. Allah’ın varlığı KASTEDİLMEMİŞTİR!

"Dedi ki: “Ey İblis! İki Elim’le Yarattığıma seni Secde etmekten alıkoyan neydi? Böbürlendin mi, yoksa YÜCELER’den (ALİN) mi oldun?”

Allah’ın iki eli ibaresi, RAB hakikatine çıkar. Fakat bu daha sonra açıklanır. YÜCELER kelimesinin ALİN olması tabi ki tesadüf değildir. “RAHİM olan RAHMAN” ile eşdeğerdir. Fakat bu da daha sonra açıklanır inşallah.

5) Allah , “MUTLAK YARATICI” olarak, ne algılanabilir ne de insan düşüncesi veya aklıyla açıklanabilir. Bu nedenle kutsal metinler, “MUTLAK YARATICI”konusuna detaylı bir şekilde girmez.

Ama ileride hakikate ermesi beklenen ve bu yönde çabalaması gereken insana birçok uyarı bulunmaktadır.

Bu uyarılar çoğu kez fizik yasalar olarak algılansa da, hakikatte çoğu metafizik yasaları şifreleme yöntemi ile günümüze kadar aktarmıştır.

6) Kimi zaman Ather’in mevcudiyetine Allah diyenler bile olmuştur. Fakat mevcut Aether ile Allah arasında “SON SINIR” olarak belirtilen ve insanın metafizik miraç esnasında bu sınıra riayet etmesi gerektiğini özellikle belirten birçok ayet vardır.

“Göz şaşmadı; sınırı da aşmadı.” Ayetindeki sınır, elbette “SON SINIR”’dır!

Bu nedenle Allah’ın varlığı hakkında konuşmak ve düşünmek neredeyse imkansızdır. Çünkü onun birliğini metafizik varlıklar dahi hakkıyla anlayamazlar (Allah en doğrusunu bilir).

7) İslam etimolojisi tam anlamıyla bir kaosa çevrildiği için, burada bir açıklama yapmak gerekir.

Allah ve Rab kavramları aynı şey değildir fakat ayrı da değildir. Allah’ın varlığı hakkında konuşmayacağımızı belirttik. Ama RAB hakkında konuşmak gerekir.

İlahi yasalara göre her güneş sistemi kendi içinde bir ALEM olarak nitelenir. Ve her alemin kendine özgü bir Rabbi ve yöneticisi vardır. Ve binlerce alem olduğundan dolayı, her alemin Allah tarafından atanmış bir yöneticisi olması çok doğaldır. Ve tüm yöneticilerin Allah’ın emrinde ve gözetiminde olması gerekir. Bu yüzden “ALEMLER’in Rabbi olan ALLAH” kavramı kullanılır. Tercümesi; Her alemin bir Rabbi vardır ve tüm Rab’ler Allah’a bağlıdır.. demektir!

“Allah’ın gücü tüm alemlere yetmiyor mu ki, Rab atıyor?” diye saçma bir itiraz gelebilir. Allah’ın şüphesiz her şeye gücü yeter. Fakat Allah saf varlığıyla herhangi bir Alm’de saf görünür forma geçerse, inan Bize ortada bir alem kalmazdı. Kudret en üst seviyede olduğundan dolayı, görünür olup açığa çıktığında fizik ve metafizik varlık tamamıyla Allah’ın görünür varlığında yok olur! Biz burada yasaları sorgulamıyor, sadece mevcut yasalar hakkında bilgi veriyoruz.

8) Hz. peygambere (Hz. Muhammed, Allah’ın SALAT ve SELAM’ı O’nun üzerine olsun) zamanımıza kadar birçok iftira atılmasına karşın, atılan en büyük iftiralardan biri, Hz. Peygamber’in miraçta Allah’ı gördüğü iftirasıdır!

Ayetler ile ve Hz peygamberin hakikatte söylediği sözler doğrultusunda (sonradan uydurulanlar değil!) , Hz. Peygamber miraçta, Allah’ı değil RAHMAN’ı görmüştür!

Fizik ve metafizik olarak yaratılmış bir varlığın direk olarak Allah’ı görmesi imkansızdır! Kutsal metinlerde ısrarla “son sınıra” riayet emri budur. Son sınır, Aether ile ALLAH arasında bulunan “son perdedir”! Bu asla kaldırılamaz. Eğer geçmişte miracını yapan biri kaldırdıysa da bunu bilemeyiz, çünkü o varlık Allah’ın varlığında erimiş ve kaynağına gerisin geri dönmüştür..

9) İnsan metafizik yapısı, 7 ana şeffaf bedenden oluşur. Bunların temel 4 yapısı şeffaf “ALT DÖRDÜZ” olarak betimlenir. “ÜST ÜÇÜZ” yapısı ise “KUTSAL ÜÇÜZ” olarak betimlenir. Alt dördüz, Elemental (ateş, hava, su, toprak) yapıda olup, NEFS (Can) olarak isimlendirilir.

“ÜST ÜÇÜZ” ise “İLAHİ MİRAS” olarak betimlenir.

Hristiyanlıkta sapma olarak “3 Tanrı” olarak algılanmıştır. Metafizik bir yapının İlahi kökenli olması onun Tanrı olduğu anlamına gelmez. Ayrıca Tanrı kelimesi de, ALLAH DEMEK DEĞİLDİR! Dolayısıyla çarmıhla anlatılmak istenen “şeffaf alt dördüz”, Teslis inancıyla anlatılmak istenen ise “İLAHİ ÜST ÜÇÜZ”’dür!

ALT DÖRDÜZ BEDEN: FİZİK BEDEN, YAŞAM BEDEN (CAN, NEFS), ARZU BEDEN, AKIL BEDEN,

ÜST ÜÇÜZ İLAHİ BEDEN: RUH BEDEN, SEKİNE BEDEN, HAKK BEDEN"

Hani bir zamanlar İbrahim: “Ey Rabbim! Bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster.” demişti. Allah: “İnanmıyor musun?” deyince; İbrahim: “Hayır, inanıyorum; ancak kalbimin yatışmasını istiyorum.” dedi. Allah: “Kuşlardan dört tane tut, onları iyice tanı, sonra her dağın başına onlardan bir parça koy, sonra onları kendine çağır, koşarak sana gelecekler.” dedi..”

Ayette Hz İbrahim’in, yaratım sırrına vakıf olduğu açıkça belirtilmiş.

4 kuş: şeffaf “ALT DÖRDÜZ” beden.

“Orada rızkını temin etmek isteyenler için, rızıkları, fark gözetmeden dört gün içinde takdir etti.”

4 gün: yaratımda eklenen “ALT DÖRDÜZ” bedenin iç-içe geçmiş sarmal yapısı (matruşka).

Hanif TÜRK (2025)

@Copyright

(devam edecek inşallah..)